22 Ocak 2010 Cuma

Kelebek Etkisi ve Zanlıyı Öldürmek


Hayatta bazen bulunduğumuz noktada aynı gerçeklikte tıkandığımızı hissederiz. Bu; hep döngü şeklinde tekrarlayan sorunlar, benzer sıkıntılar, umutsuzluklar döngüsüdür. Oradan hiç çıkamayacağımızı, sıkıştığımızı hissederiz. Hepimizin hayatında aslında bakmaya korktuğumuz tekrarlayan umutsuzluklar döngüsü ve umudumuzu, değiştirebilme gücümüzü yitirdiğimiz anlar vardır.

Umutla gelecekle ilgili bir şeylerin değiştiğini, bu sefer aynı sonla biten aşkların yaşanmayacağını, aynı parasal sıkıntıların olmayacağını, aynı başarısız kabullenilmiş sonların olmayacağını gösterecek bir ipucu için dua ederiz. Her şeyin aynı olduğunu gördüğümüzde ise, gücümüzün ve umudumuzun içimizde giderek yok olduğunu hissederiz. Oysa o döngüde kalmayı seçen, tekrarlayan geçmişi gelecekte yineleyen bizlerizdir. Geçmişte yaşanan sıkıntılı anlar, geçmişte edinilmiş deneyimler, oluşan korkular, korkularımızdan dolayı oluşan kişiliğimizdeki tepki ve şekillerimiz, tekrarlayan geçmişin geleceğe yansımalarından başka bir şey değildir. Çünkü bazen öyle anlar gelir ki hayatımızda o değişimi gerçekleştirebilecek kişiler, fırsatlar ortaya çıkar. Biz o değişimin kokusunu hissettiğimiz an yeni geleceğe geçme, değişme arzumuz o kadar güçlüdür ki... bazen bir kelebek kadar hassas olan değişim fırsatını ellerimizde tek kurtuluşumuz olarak görerek öyle sıkı tutmaya kalkarız ki, kelebek etkisini yaratacak zanlı kelebekler elimizde nefes alamaz ve ölürler. Tıpkı cinayet filmlerinde katil zanlısını arayan kahraman gibi, o değişimi ararken yakaladığımızda güvende hissedebilmek, tanımadığımız, belirsiz bir geleceğin güvensizliğinden, bir kez daha hayal kırıklığı yaşamamak için potansiyel katil zanlısını daha cinayeti işlemeden bizde değişimin duygusunu aralayamadan öldürmeye çalışırız. Bu sefer de nasılsa aynı olacak, olmayacağını bana kanıtla dercesine o olasılığı zedeler, aynı hataları onun üzerinde tekrarlarız. Ben aynı davranıyorum ama her şeyin farklı olacağını bana kanıtla dercesine...

Dışarıdan biz ne yaparsak yapalım, aynı hataları yapsak da, aynı darbeleri vursak da dayanabilen, bize rağmen değiştirebilecek bir kudret ararız. Oysa biz değişmediğimiz, bu kez farklı davranmadığımız sürece bize rağmen gelen her fırsat aynı etkilere aynı tepkileri verecek ve aynı sonu bize sunacaktır. Kendi seçimlerimizi yaşayıp, seçimlerimiz bize değiştirilmeden saygıyla kabul edilip gerçekleştiği için öfkeleniriz. Aslında yüzleşemediğimiz, bakmak istemediğimiz kendiliğimiz hariç dışarıdaki her yere bakarız, herkesi ve her şeyi suçlarız.

Hayatlarımızda kelebek etkisi oluşturacak anlar vardır. Tıpkı bir bilgisayar oyununda bir seviyeden diğer seviyeye geçmeden önce, kendimizde tamamlanması gereken parçayı keşfedene kadar o oyunda sıkışıp kalmak gibidir. Ve bir diğer farklı ben'e geçmekle arada hem enerjitik hem bilişsel bir boşluk vardır. Bir diğer gerçekliğe geçebilmek, yaşamda değişim yaratabilmek kendi hayatımızda yarattığımız kelebek etkileri ile gerçekleşir. Bu etkileri yaratırken her zaman olduğumuzdan başka bir davranış, düşünce veya duyguyu en azından bir kez sergilediğinizde veya o alışılmış duygu ve düşüncenize rağmen yeni bir gerçeklik fırsatı sunabilecek, kelebek etkisi yaratabilecek zanlıyı, o kelebeği öldürmediğinizde değişim başlar. Geçmişimizden özgürleştiğimiz an gerçekten yepyeni bir gelecek yaratabiliriz. Bazen sadece bir kez olsun bir yerde farklı hissedebilmek ve davranabilmek bazen bambaşka bir yaşamda gözlerimizi açmamıza neden olur...

Yepyeni arzuladığınız yaşamları yeni yılda yaratabilmeniz dileğiyle... Sevgiler.

Uzm. Dr. SEDA ÜLGEN

2 yorum:

Hayalbemol dedi ki...

Umudu, belki ilk anlardaki kadar taze tutamayız ama aynı sıcaklıkta muhafaza edebiliriz. Bunu yaptığımız sürece, nefes almak için bir nedenimiz daha olacaktır.

seda dedi ki...

kesinlikle :) ancak umudu canlı tutmak da, gerçekleştirmek de bizlere bağlı... umut olarak bırakmak da...