6 Nisan 2010 Salı

Sevgi Ne Değildir?

"Seni çok seviyorum." Belki çok önemli olmayan bir anda, belki defalarca provasını yapıp, belki çok sıradan bir tonla, belki bir defa belki binlerce defa bu cümleyi eminim kurmuşsunuzdur. Tam o anda karşınızdakine neden bu cümleyi kurdunuz ve tam o anda ne hissettiniz? Eminim hepsinde birbirinden az da olsa farklı duygular vardı ama aynı cümleyi kurdunuz. İşte bu yazı çok uzun zamandır düşündüğüm, bir türlü yazamadığım bir konu üzerine. Baştan söylemeliyim, bu yazı "sevgi nedir?"in cevaplarının arandığı bir yazı degil, zira sevginin ne olduğunu ben de bilmiyorum.

Sevginin ne olduğu üzerine birçok yazı okudum başlamadan önce, çoğunda ünlü tasavvuf şairlerinden, ünlü yazarlardan alıntılar ya da hikayeler vardı. Alıntıların bir noktadan sonra anlamından kaybettiğini bildiğim için bu yazıda sevgi üzerine bol yıldızlı ve şaşalı alıntılar da olmayacak.

Basit bir teori; yeni doğan bir çocuk düşünün, sevgi kavramını ilk kimden öğrenir? Anneden. Bu illa onu dünyaya getiren kadın olmak zorunda değil tabi, anneanne ya da onu yetiştiren herhangi başka bir kadın da 'annedir'. Sevgi kavramını anneden öğrendiğimiz için annemizi hangi sıfatlarla tanımlıyorsak sevgi kavramının içine bu kavramları koyarız.

Bir dakika durup yazının devamını okumadan önce "Anneniz sizin gözünüzde nasıl bir kadındı?" sorusunu düşünmenizi istiyorum. Bu soru bana sorulduğunda ilk aklıma gelen 'fedakar ve şefkatli' olmuştu. Çoğumuzun annesi de eminim bu "olumlu" sıfatlara sahiptir. Hep denir ya "Türk kadını fedakardır" diye ve dilimizde olumlu bir sıfattır fedakarlık. Ancak işin aslı pek de böyle değildir ki birazdan bunun sebeplerini açıklayacağım. Ona gelmeden önce bir soru daha; sevdiğiniz insanlara sevginizi nasıl gösterdiğinizi düşünmenizi istiyorum. Kendimden yola çıkarsam -ki kendimden öteye de gidemeyeceğimin farkındayım- sevdiğim insanlara karşı hep fedakar olmuşumdur. Annemi tanımlarken kullandığım ilk sıfata bakın: fedakar. Bu tesadüf değil elbette. Peki fedakarlık neden olumlu bir sıfat değildir?


Fedakarlık kısaca kendin için bir şeyden vazgeçip karşındaki insandan kar beklemeye yönelik bir duygudur. Ben şu kişi için şundan vazgeçiyorum -ki bu kendi yaratıcılığını, var oluş biçimini çiğneyip geçse bile- ancak karşılığında ondan şunu bekliyorum demenin bir başka adıdır fedakarlık. Yani tamamen ticaret. Üstelik karşınızdaki insandan "kar" alabileceğiniz meçhul ki ben ne kendimde ne de yakın çevremde bu "kar"ı alabilmiş olanı görmedim. Peki bu karı alamadığımızda ne olur? Yaptığım okumaların çoğunda rastladığım duygular şunlardı; hayal kırıklığı, pişmanlık, öfke... Bakın başta ne kadar masum görünen bir duygu, sonrasında nelere sebep oluyor. Hayal kırıklığı, pişmanlık, öfke... Bu yüzden sevdiğiniz insanlar için lütfen fedakarlık yapmayın. Örneğin karşınızdaki kişi sizden bir bardak su istedi. O an içinizden ben bu suyu vermekle fedakarlık yapıyorum duygusu geçiyorsa, lütfen o suyu vermeyin. Ötesinde hep şunu düşünün; fedakarlık ucunda kar beklentisiyle yapılır. Sevdiğiniz insanlarla aranıza kar gibi ticari bir ilişki sokmak ister miydiniz?


Şunu unutmamak gerekir, 'Sevgi' duygusu daima yanında başka duygularla gelir. Ve bu diğer duyguları sevgiden ayırmakta çoğunlukla zorluk çekeriz. Sevgiyle beraber tanımladığımız duyguları bir kenara ayırabildiğimizde sevginin ne olduğuna doğru yolculuk başlar. Sevdiğim insanlara karşı şefkatli oluşum aslında bana sevgi kodunun getirdiği bir duygudur. Annemi tanımlarken kullandığım ikinci sıfat 'şefkatli'. Peki bundaki sorun ne? Sorun sevgiyi şefkatten ayırabilmekte, eğer ayıramazsak sadece şefkat duyduğumuz birisini sevdiğimizi hatta bir adım ötesine geçersem aşık olduğumuzu bile düşünebiliriz. Oysa o kişiye sadece şefkat duyuyoruzdur.


Çevremde çok sık rastladığım başka bir sevgi ifadesi yemek ya da giyim ihtiyacını karşılamaktan geçiyor. Yani karşımızdakinin fiziksel ihtiyacını karşılamayı sevgi zannediyoruz. Başta bahsettiğim yeni doğan çocuğa geri dönelim. Yeni doğan bir çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını kim karşılar? Tabi ki annesi. Bakın anneden aldığımız kod yani fiziksel ihtiyaç karşılama kodu yıllar sonra önümüze sevgi kodu olarak geliyor. Çevrenizde çok görürsünüz sevgililer kavga ederken genelde kadınlar erkeklerin onları anlamadığından şikayet ederken, erkeklerin cevabı hep karşısındaki kadının fiziksel ihtiyaçlarını karşıladığı (bunun içine giyim, yemek her şey girer) hala da sevgisini anlatamadığı üzerinedir.

Sevgi ne fedakarlık, ne şefkat ne fiziksel ihtiyaç karşılamadır. Bunlar sadece annemizden öğrendiğimiz ve çoğunlukla hayatımızı aksatan kodlardır.

Sevgi ne mi? Başta söyledim, cevabını ben de bilmiyorum ancak fedakarlık, şefkat ya da fiziksel ihtiyaç karşılama olmadığına eminim.

Doğuş Şengül

Hiç yorum yok: